GIRTLAK KANSERİ

Gırtlak kanseri ülkemizde baş-boyun bölgesinin en sık görülen kanseridir. Bunun sebebi ülkemizdeki yüksek sigara tüketimidir. Gırtlak kanseri hastalarının % 95’i sigara içmektedir; sigara içmeyenler sadece % 5’ini oluşturmaktadır. Sigara içmeyenlerde gırtlak kanseri görülmesi, son yıllarda pasif içiciliğin gırtlak kanserindeki olası rolünü gündeme getirmiştir. Gırtlak kanseri, erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 5 kat daha sıktır; erkeklerin hastalığıdır diyebiliriz. Batı dünyasında teşhis sırasında ortalama yaş 65 iken, bu yaş ülkemizde 51’dir, çünkü milletimiz çok sigara içmekte ve sigara içmeye erken yaşta başlamaktadır. Gırtlak kanserinin davranışı vücuttaki diğer kanserlerden daha iyidir. Bunun sebebi, gırtlağın kıkırdak yapısının kanserin etrafa yayılımını uzun süre geciktirmesi; gırtlak kanserinin sesi kısması nedeniyle erken tanı konması; gırtlağın lenf akımının boyunda gittiği yerlerin iyi bilinmesi ve gırtlağın lenf yayılımına göre boyundaki lenf bezlerinin ameliyatla temizlenmesidir.

Gırtlak kanserinin bilinene tek kanıtlanmış sebebi sigara (tütün) içimidir. Alkol, tek başına gırtlak kanseri yapmaz; ancak, alkol, sigara ile birlikte tüketildiğinde, ses teli yukarısındaki kanser riskini artırır. Siğil virüsünün (HPV) gırtlak kanserine sebep olduğu düşünülmüştür; ancak, bu düşünceden yavaş yavaş uzaklaşılmaktadır. Gırtlağında siğil virüsü olduğu için Hacettepe’de ameliyat ettiğimiz ve takip etmekte olduğumuz hastaların hiçbirinde geçen 60 yıl içinde gırtlak kanseri geliştiğini gözlemlemedik. Mide içeriğinin boğaza gelmesinin (reflü), gırtlak kanserine sebep olduğu iddia edilmişse de, bu konuda kanıt yoktur.

Gırtlak kanseri, karnabahar şeklinde, yüzeyi ve kenarları düzensiz kitle veya çevre dokuları oyan ülser şeklinde görülür. Muayenede böyle bir durum görülünce gırtlak kanserinden şüphelenilir; tanıyı kesinleştirmek için hasta ameliyathaneye alınır, uyutulur, gırtlağına boru şeklinde bir aletle bakılır ve tümörden parça alınır. Gırtlağın bilgisayarlı tomografisi veya MR’ı çektirilerek tümörün kıkırdağı tutup tutmadığı görülmeye çalışılır. Eğer kıkırdak tutulumu varsa, bu hastaya kısmi gırtlak ameliyatı (parsiyel larinjektomi) yapılamaz; gırtlağın tamamen alınması (total larinjektomi) gerekir.

Kanser tedavisinde günümüzde ameliyat, ışın tedavisi (radyoterapi), kemoterapi ve bunların değişik kombinasyonları kullanılmaktadır.

Gırtlak kanserinin erken olanları tedaviye çok iyi cevap verir ve tedavi sonucu çok başarılıdır. Erken evre gırtlak kanserinde ameliyat ve ışın tedavisi yüksek oranda iyileşme sağlar; ikisinden birisi tercih edilebilir. Örneğin, genç ve başka sağlık sorunu olmayan bir hastada ameliyatı tercih etmek gerekirken, yaşlı ve başka rahatsızlıkları olan hastada ışın tedavisini seçmek daha doğru olur. 5 yıllık yaşam oranı % 95 ve üzeridir. Ameliyat olarak, ağız içinden lazerle ses teli (kordektomi) alınabilir veya gırtlağın üst kısmı lazer veya robot yardımıyla çıkarılabilir (supraglottik larinjektomi).

Erken gırtlak kanseri olan, 30 ile 70 yaşları arasındaki hastaların ameliyatla tedavi edilmesi gerekir. Bu hastalara ışın tedavisi verilmemelidir; çünkü ışın tedavisinden 10 yıl sonra ışına bağlı sorunlar ortaya çıkar. Yeni kanser oluşumu bunların en önemlisidir. Işın tedavisi vücudun aynı bölgesine sadece bir kez verilebilirken, aynı yere defalarca kez ameliyat uygulanabilir. Bu yüzden, ışın tedavisi, ameliyatın yetersiz kalacağı durumlara saklanmalıdır.

Orta büyüklükteki tümörlerde kısmi gırtlak ameliyatı (parsiyel larinjektomi) tercih edilir. Kısmi gırtlak ameliyatında, hava yolunu garantiye almak için önce boğaza geçici delik açılır; gırtlağın hasta kısımları çıkarıldıktan sonra, kalan kısımlar kendi üzerine dikilir ve yeni gırtlak oluşturulur; burundan mideye hortum yollanarak hasta geçici süre buradan beslenir. Bir iki hafta sonra hortum çekilir, boğazdaki delik kapatılır ve hasta normal nefes alır, ağız yoluyla beslenir, sadece sesi kısık çıkar.

İleri tümörlerde, gırtlağın tamamen alınması gerekir. Gırtlak tamamen alındığında, nefes borusu kalıcı olarak boyun cildine dikilir ve hasta boynundan nefes alır. Boğazdaki açıklık kendi üzerine dikilir; böylece hasta ağzından yemek yer.

İnsanlar, gırtlaksız, boyunda kalıcı delik ile yaşamak istememektedir. Bu yüzden, gırtlağın tamamen alınması gereken hastalara, kemoterapi veya kemoterapi + ışın tedavisi verilerek gırtlak kurtarılmaya çalışılmaktadır. Buna organ koruma denmektedir.

  1. Gırtlağın üst kısmının kanseri (Supraglottik kanser)

Gırtlağın üst kısmı, lenf damarlarından çok zengindir; bu nedenle, bu bölgenin kanseri, erken ve sık boyuna yayılım (metastaz) yapmaktadır. Öyle ki, hasta, kliniğe en sık boyunda kitle şikayeti ile gelmektedir. Kulak ağrısı da sık görülmektedir. Hastanın sesi normaldir. Sigarayla birlikte alkol tüketimi bu kanserin gelişmesinde önemli rol oynar. Küçük tümörler, lazer veya robot yardımıyla ağız içinden çıkarılabilir. Bu ameliyattan bir ay sonra boyundaki lenf damarlarının açık ameliyatla çift taraflı olarak alınması gerekir.

  1. Ses teli kanseri (Glottik kanser)

Ses teli bölgesi, lenf damarlarından fakirdir; bu nedenle ses teli kanseri çok nadir boyuna yayılım (metastaz) yapar; hatta hiç yapmadığı kabul edilir. Sigara dumanı, ses tellerini yalayarak geçerken, aslında ses tellerini yakar; tekrarlayan yanmalar nedeniyle kanser gelişir. Ses teli kanseri en sık görülen gırtlak kanseridir. Erken ses kısıklığı yaptığı için erken tanı alır; hem erken tanı aldığı, hem de boyuna yayılmadığı için tedavi sonucu en yüz güldürücü olan gırtlak kanseri şeklidir. Tedavi olarak, yaşlı hastada ışın tedavisi, genç hastada ameliyat tercih edilir. Ameliyat olarak ağız içinden lazerle hasta ses teli alınır (lazer kordektomi). Hastanın hastanede yatması gerekmez; sabah hastaneye gelir, ameliyat olur ve 2-3 saat sonra evine gider. Sesi bir yıl kadar kötü çıkar; bir yıl içinde vücut yeni ses teli oluşturur ve ses, ameliyat öncesi sesinden daha iyi olur.

Ses telinde beyaz (lökoplazi) veya kırmızı (eritroplazi) lekeler, kanser habercisidir. Ses telinde kalıcı hasarın oluştuğunu ve yıllar içinde kansere dönüşeceğini gösterir. Bu lekeler patolojik inceleme için ameliyatla alınır. Hastanın sigarayı kesinlikle bırakması ve düzenli takiplere gitmesi gerekir. Bu lekeler sıklıkla tekrar çıkar; çıkınca yeniden alınması ve patolojik incelemeye gönderilmesi gerekir.